Tarih: Ağustos 31, 2025 Yazar: Yorum: 0 yorum

Nasıl para kazanılır?


Parayla ilgili çok şey söylenir. 

Para önemli midir? 

Eğer biri size para önemli değil diyorsa bilin ki yalan söylüyordur. Çünkü çok önemlidir. Hele şu günlerde...

Önemli olmasa Lidya' lılar ilk parayı binlerce yıl önce basmazlardı.

Ya da Yunan Mitoloji' sinde, Ploutos olmazdı. Kendisi zenginlik tanrısıdır. Gözleri kapalı olarak tasvir edilir. Çünkü zenginliği dağıtırken eşit dağıtması gerekir.


Antik Mısır' da firavunlar zenginliklerini göstermek için devasa tapınaklar ve piramitler inşa ettirirlerdi.

Para zenginlik demektir. Harcamasını bilirsin bilmezsin ama paran varsa zenginsindir. Hani derler ya     "Ben parayı değil, parayla satın aldıklarımı seviyorum diye..." Yok dostum...Sen parayı seviyorsun.

Niye böyle bir yazı yazıyorum biliyor musunuz?

Geçenlerde bir arkadaşım dedi ki ( inşaat işleri ile uğraşan biri) "Abi siz memurlar zengin olmazsınız." "Neden?" dedim.

"Çünkü para kazanmayı bilmiyorsunuz." dedi.

"Nasıl yani."

"Ben şu anda iflas etsem bile, bir yıla kaybettiklerimin hepsini yeniden kazanabilirim. Çünkü para kazanmayı biliyorum. Siz bilmiyorsunuz." dedi.  "Parayı kazanmayı bilmek." diye bir şey varmış. Belki de haklı. 



Üniversite yıllarımda okuduğum bir kitap vardı. Jack Ensign Addington 'un "%100 Düşünce Gücü" 

Bu kitapta parayı kazanmayla ilgili bir yasadan bahseder. Önce yanlışları sıralamış.

"Yasayı kullanmamıza bağlıdır.İnsanları sınırlayan ve zenginlikten mahrum kılan yanlış inanışlar şunlardır.

    1- Zenginliğin şansa bağlı olduğuna inanmak yanlıştır.
    2- Zenginlik yalnızca “para kazanma” yeteneğine bağlı değildir.
    3- Zengin olmanın günahkarlık olduğunu düşünmek yanlıştır.
    4- Cimriliğin erdem olduğunu düşünmek yanlıştır.
    5- Zengin bir hayat sürmenin gelecek için mal ve para depolamak olduğuna inanmak                 yanlıştır.
    6- Zengin olmak için kötü olmanın şart olduğuna inanmak yanlıştır."



 

George S. Clason' un,  Babilin En Zengin Adamı adlı kitabından da bir bölüm paylaşmak istiyorum.

Bansir de aynı fikirdeydi. “Tanrıların bana bir işkencesi olmalı bu. Bir rüya ile başladı, anlamsız bir rüya; rüyamda imkânları olan bir adam olduğumu gördüm. Kemerime bağlı çantam dolup taşıyordu, sikkelerden dolayı ağırlaşmıştı . Umarsız dilencilere dağıttığım şekeller vardı; karıma ve kendime ne istersem almak için kullandığım gümüş paralar vardı; gelecek için bana güvence veren altınlar vardı, böylece gümüşleri harcarken hiç tasalanmıyordum. Görkemli bir tatmin hissi vardı içimde! Çalışkan arkadaşını tanımazdın. Karımı da tanıyamazdı n, yüzündeki endişe kırışıklarının hepsi yok olmuştu, mutluluktan parlıyordu. Yine evliliğimizin ilk günlerindeki gülümseyen genç kı za d önüşmüştü.” “Hoş bir rüyaymış hakikaten,” dedi Kobbi. “Peki o zaman bu hoş hislerden sonra neden duvarın üzerinde öyle oturuyorsun?” “Neden mi! Uyandığımda ve para çantamın ne kadar boş olduğunu hatırladığımda bir başkaldırı hissi bürüdü içimi. Gel bu konuyu birlikte konuşalım. Denizcilerin dediği gibi aynı geminin yolcusuyuz ikimiz. Gençken birlikte rahipleri ziyaret ederek bilgeliklerinden yararlandık. Genç adamlar olarak birbirimizin zevklerini paylaştık. Yetişkin erkekler olarak da her zaman yakın olduk. Tatmin olmuş kişileriz. Uzun saatler çalışarak kazandıklarımızı özgürce harcamak bizi tatmin etti. Geçtiğimiz yıllarda para kazanmış olsak da zenginliğin getirdiği mutlulukları sadece hayal edebiliyoruz. Of! Aptal koyunlardan ne farkımız var? Dünyanın en zengin şehrinde yaşıyoruz. Gezginler diyor ki hiçbir şehir bu kadar zengin değil. En yakın arkadaşımın, yani senin cüzdanın boş ve bana diyorsun ki: ‘Senden önemsiz bir miktar olan iki şekeli ödünç alıp asillerin ziyafetine katılabilir miyim?’ Ve ben ne cevap veriyorum? ‘Cüzdanım burada, içindekileri memnuniyetle paylaşırım,’ mı diyorum? Hayır, kabul etmeliyim ki benim de cüzdanım seninki kadar boş. Mesele nedir? Neden gümüş ve altınımız yok bizim? Giyim ve yemekten fazlasına yetecek kadar paramız neden yok? Oğullarımızı düşün. Onlar da babalarının izinden gitmeye devam etmiyor mu? Oğullarımız ve onların aileleri ve onların oğulları ve onların oğullarının aileleri de bu kadar altın hazinesinin ortasında yaşayıp bizim gibi ekşi keçi sütü ve yulaf ezmesini mi ziyafet olarak görecekler?’’ diye cevap verdi Bansir.


Bansir ne diyor?

Görkemli bir tatmin hissi vardı içimde

Sevgili okur, sana bir sır vereyim.

Para kazanmak için öncelikle güçlü bir zihniyete sahip olman gerekiyor. Çünkü zenginlik bir bakış açısıdır. Zengin olmanın ilk adı; "Zengin olmayı hak ettiğine inanmak." dır.Ben inanıyorum ama zengin olamıyorum diyorsan bil ki "Henüz inanmamışsın." 

Bir alıntıyla devam etmek istiyorum. Rezonans Kanunu kitabından; (Pierre Franckh) (Çok sevdiğim bir kitaptır.)




Başarılı insanların hayat  hikayeleri  ile  ilgilen.
Böyle başarılı yaşam öykülerini konu alan  kitaplar oku, filmler seyret.
Para  sıkıntısı  çekerken,  ekonomik  özgürlüğe ulaşmış insanların hikayeleriyle meşgul ol.
Mucize" denilen şeylerle ilgilen.

Sadece bilmek yetmez, bilgiyi kullanmak gerekir. Sadece istemek yetmez, harekete geçmek gerekir. / GOETHE

Şimdi Google' a  girip, ya da bir yapay zekaya sorup, "Nasıl zengin olunur?" " En çok para kazandıran işler nelerdir?" "Para kazandıran sektörler." "Hangi iş çok para kazandırır?" "Evde para kazanma" gibi bir çok şeyi araştırabilirsin ama benim bu yazımda anlatmaya çalıştığım, önce zihniyetini değiştirmen sonra da bu zihniyeti desteklemen gerektiğiyle ilgili.

Para kazanman için "Para kazanma düşüncesi ile barışık olman gerekiyor."

Dünyanın en zengin yatırımcılarından biri olan Warren Buffett’ ın bazı sözleri ilham verici olduğu için hemen alta bırakıyorum.

“Uyurken para kazanmanın bir yolunu bulamazsan, ölene kadar çalışırsın.” (Pasif gelirden bahseder.)

“Birileri bugün gölgede oturuyorsa, uzun zaman önce birileri ağaç ektiği içindir.” (Uzun vadeli yatırımdan bahseder.)

Bizde meşhur bir laf vardır. "Paranın ve imanın kimde olduğu bilinmez". diye. Bunu gizli zenginler için söylemişler. 

Size ilham olsun diye yine bir kitaptan alıntı yapmak istiyorum. Kitabımız Milyoner Aklın Sırları, T. Harv Eker

Sonra, bir gün babamın bir arkadaşı bana önerilerde bulundu, şans işte! Annemlerdeydim. O kardeşimle iskambil oynuyordu ve geçerken beni fark etti. O sıralarda yine ekonomik sıkıntıya düşmüş ve üçüncü defadır annemlerin evine geri dönmüştüm; evin “alt kattaki dairesinde”, yani bodrumda oturuyordum. Babam ona benim feci durumumdan söz etmiş olmalı ki, bana acıma hissiyle bakıyordu.

“Harv” dedi, “Ben de senin gibi, tam bir enkaz olarak işe başladım”. “Harika” diye düşündüm; böylece kendimi daha iyi hissediyorum! O’na meşgul olduğumu; duvardaki kalkmış boyayı seyrettiğimi söylemeliydim!

O devam ediyordu: “Sonra birisi bana hayatımı değiştiren bir nasihatte bulundu, ben de onu sana aktarmak istiyorum.” Hayır, olamaz, işte bir baba-oğul nutku daha, üstelik o babam bile değil!” Ve şöyle dedi: “Harv, istediğin kadar iyi değilsen, bu sadece senin bilmediğin bir şeyin olduğunu gösterir.” O sırada delifişek genç bir adam olduğumdan, aşağı yukarı her şeyi bildiğimi düşünüyordum, ama maalesef banka hesabım tam tersini söylüyordu. Sonuçta babamın arkadaşını dinlemeye başladım. Sözüne devam etti, “Parasal başarıya, refaha ulaşmış insanların birbirlerine benzer şekilde düşündükleri gibi; parasal başarısızlık yaşayan, ekonomik sıkıntıdan kurtulamayan insanların da hemen hemen birbirleriyle aynı şekilde düşündüklerini ve hareket ettiklerini biliyor muydun?”

“Hayır” dedim, “Bu hiç aklıma gelmedi!” O ise cevap olarak, “Bu tam bir bilim değil, ama çoğunlukla başarılı insanlar bir türlü, başarısız insanlar çok başka türlü düşünürler, işte bu düşünme yöntemleri davranışlarını ve davranışlarının sonuçlarını belirler.” dedi ve şöyle devam  etti: “Para konusunda başarılı olmuş insanlar gibi düşünürsen ve onların yaptıklarını yaparsan, sen de başarılı olur musun?” Havası kaçmış bir topun duyduğu güvenle, “Evet, herhalde” diye cevap verdiğimi hatırlıyorum. “ O halde” dedi, “ Yapman gereken şey parasal başarıya, refaha kavuşmuş insanların düşünce şeklinden kopya çekmektir.”

O günlerdeki kuşkucu tavrımla, “Peki, şu anda ne düşünüyorsun?” diye sordum. “Parasal başarıya ulaşmak konusunda kendi kendilerine söz vermiş insanların sözlerini tuttuklarını düşünüyorum ve şu anda benim babana sözüm var. Çocuklar beni bekliyorlar, görüşürüz.” dedi ve gitti. O çıktı gitti, ama söyledikleri aklımda kaldı!

Hayatımda hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Ben de her şeye boş verip, kendimi para konusunda başarılı insanları ve onların düşünme yöntemlerini araştırmaya adadım. Zihnin çalışmasına dair ulaşabildiğim her şeyi öğrendim, ama asıl para kazanma psikolojisi üzerine odaklandım. Ve bunun çok önemli olduğunu keşfettim: Para konusunda başarılı insanlar, deli gibi çalıştığı halde iki yakasını bir  araya getiremeyen, ekonomik sıkıntılardan kurtulamayan insanlardan farklı düşünüyorlardı gerçekten de. Sonunda, kendi düşüncelerimin aslında beni nasıl para kazanmaktan, zengin olmaktan alıkoyduğunu anladım. Daha önemlisi, aklımı, “Para Haritamı” yeniden şartlandırmaya ve beni parasal başarıya ulaştıracak birkaç güçlü teknik ve stratejileri öğrenmeye kanalize ettim. Ve sonra “Bu kadar laga luga yeter, şimdi de deneyeyim bakalım.” dedim.

Hemen yeni bir işe girişmeye karar verdim. Sağlık ve spor konularına ilgi duyduğum için Kuzey Amerika’nın ilk perakende “fitness” mağazalarından birini açacaktım. Param yoktu, işi başlatmak için Visa kartımdan 2.000 $ kredi çektim. Model aldığım parasal başarıya ulaşmış, zenginliği yakalamış insanların hem iş stratejilerini hem de düşünme stratejilerini uygulamaya koyuldum, ilk olarak kendimi başarıya ve kazanmak için oynamaya adadım. Yaptığım işe odaklanmaya ve bu konuda para kazanmadan onu bırakmayacağıma yemin ettim. Bu, önceki çabalarımdan radikal bir biçimde farklıydı, çünkü  eskiden hep kısa vadeli düşündüğüm için ya iyi fırsatlar yanımdan geçip giderdi ya da işler kötüleştiğinden fırsatlar bana uğramazdı.

Şimdi gelelim Nasıl para kazanılır? sorusuna.

Önce zihninizi sonra da aklınızı kullanmanız gerekiyor. Sadece akıl yetmiyor. Önce para kazanmaya ikna olmak gerekiyor. Çünkü zihnimiz bu konu hakkında çok karışık. Bilinçaltı tahmin edemeyeceğiniz şekilde kirli. Temizleyin onu..

Sonra da akışa bırakın.


Önder Güngör / Ankara





0 Yorum:

Yorum Gönder