Bir Yoga grubuyla Yoga tatiline giden arkadaşım vardı.
Kazdağları’ nda bir yoga kampına gitmiş. Sabah meditasyon daha sonrasında yoga
öğleden sonra yine bunların tekrarıyla geçen bir kampmış. Bazıları odalarına
çekilip sürekli meditasyon yapıyorlarmış. Sessizliğin ve dinginliğin içerisinde
kendi öz benlikleri ile birlikte olmak için yalnızlığı tercih ediyorlarmış.
Bunlardan biriyle de arkadaşım tanışmış biraz samimi olmuşlar. Kızcağız,
sürekli yoga ve meditasyon yapan bir kızcağızmış. (Bundan sonra buna kısaca Kız diyeceğim.) Kız, arkadaşıma
da kamp süresince boş bulduğu her vakit, meditasyon yapıp kendi içsel sesini
dinlemesini, onunla yalnız kalmasını söylüyormuş. Sürekli arkadaşımın
çevresinde dolaşıp ona bir şeyler öğretir tarzda konuşuyormuş.
Bir hafta sonu kampa ara verilmiş ve köy gezisine çıkmışlar.
Kazdağları’ nın denize bakmayan arka tarafındaki bir köye gitmişler. Köyün
etrafında yürüyüşler yapmışlar. Arkadaşımla, Kız gruptan ayrılıp daha fazla
yürüyüş yapmaya karar vermişler. O sırada bir göletin kenarında koyun sürüsü
görmüşler. Sürünün yanına gittiklerinde başlarında bekleyen bir çoban varmış.
Kız, “Merhabalar, nasılsınız? Siz bu sürünün çobanı
mısınız?” diye sormuş. Arkadaşım herhalde ilk kez çoban görüyordu galiba diye
de ekleyerek anlatmaya devam etti.
Çoban cevap vermeden sadece başını sallamış.
Kız, “Çok güzel bir yerde çobanlık yapıyorsunuz. Harika.
Sabahları gelin, yere de bir örtü serip, bütün gün meditasyon yapın.” demiş.
“Meditasyon yapmayı biliyorsunuz değil mi?” diye de eklemiş kız. “Yani
kendinizi dinleyin. Oh ne güzel.”
Çoban hiç sesini çıkarmamış.
Kız arkadaşıma dönüp, yazık bilmiyor meditasyon yapmayı
gibisinden bir şeyler söylemiş.
Kız çobana, hangi okulu bitirdiğini sormuş.
Çoban ilkokul diye cevap vermiş.
Kaç yıldır çobanlık yaptığını sormuş.
25 yıl.
Çoban kendisine sorulan her soruya ya tek kelimeyle ya da
baş hareketleriyle cevap veriyormuş.
Kız nefes almadan çobana, buraya kampa geldiklerini, sürekli
yoga yaptıklarını, sessizce odalarda oturup meditasyona daldıklarını hiç
durmadan anlatıyormuş. Yalnız kalmak insanı geliştirir, iç sesini dinler,
huzurlu olur vb.. cümlelerle sürekli çobana bir şeyler söylüyormuş. Kendisinin her
yıl bir kaç kez kampa gittiğini, huzurlu olduğunu anlatıp, öğüt vermeye
çalışıyormuş.
Çoban hiç sesini kesmeden sonuna kadar Kız’ ı dinlemiş. Başını
kaldırıp güneşe bakmış. Arkadaşım çobanın gitme vaktinin geldiğini anlamış.
Fakat kız hiç durmadan konuşuyormuş.
Çoban ayağa kalkıp gözlerini kapamış. Birkaç derin nefes
almış. Çevreye dağılmış yüzlerce koyun ve bu koyunlara eşlik eden köpekler
hızla çobanın çevresine toplanmış. Çoban, gözleri kapalı birkaç derin nefes
daha almış. Sürü ip gibi dizilip köyün yolunu tutmuş. Çoban gözünü açıp gözlerini
Kız’ a doğru sabitlemiş. Bir süre sonra Kız da koyunların arkasına takılmış
köye doğru gitmeye başlamış. Arkadaşım koşarak Kız’ ı kolundan tutup yere oturtmuş.
Kız şaşkın halde “Ne oluyor?” demiş.
Arkadaşım uzaklaşmakta olan çobanın arkasından bakarak, “Hiç.” demiş ve devam etmiş. “Müneccime yıldız falı
öğretmeye çalıştık.”
0 Yorum:
Yorum Gönder