Her şeyi daha sonradan öğrenmiştim. Burası İzmir Büyük Dershane' ydi. Bu hafta sonu yapılan seviye tespit sınavıydı ve ben bu sınavda dereceye girmiştim. Ücretsiz olarak kaydettiler. Orta okulu ve liseyi en iyi derecelerle bitirdim. Üniversite sınavında yüksek bir puanla Hacettepe Tıp Fakültesine girdim.
O günkü o kız bütün hayatımın akışını değiştirmişti. Ben de diğer arkadaşlarım gibi ilkokulu bitirecek ve sonra da çırak olarak bir yerlerde çalışacakken, bir dershanenin özellikli öğrencisi olmuş, yıllarca başarılı bir okul hayatı geçirmiştim.
Uzun yıllara bu olayı unutmuştum. Sanki hiç yaşanmamıştı.
Üniversite birinci sınıftaydım. Final sınavında yine soru kitapçıkları önümde cevap anahtarında soruları işaretlemiştim. Sınavın bitmesine birkaç dakika kalmıştı. Denetmenlerden biri topuklu ayakkabısının çıkardığı sesle amfideki merdivenleri inerek yavaşça yanıma yaklaştı. Cevap anahtarımı eliyle kapattı. Başımı kaldırıp denetmene baktım. Kağıttan elini çekti. İki yüz soru nun tamamını işaretlemiş olmama rağmen, elini kağıdın üzerinden çektiği anda cevap kağıdı tamamen silinmişti. Bomboştu. Şaşkınlıkla denetmene baktım. O yüzü ikinci kez görüyordum. Yüz hatları hiç değişmemişti. İzmir Göztepe Kız Melek Lisesi bahçesindeki ilk gördüğüm andan hiç farkı yoktu. Sadece fiziki olarak büyümüştü. O sırada zil çaldı, sınav bitmişti. Soru kitapçığını ve cevap kağıdını alarak yanımdan uzaklaştı. O yıl sınıfta kaldım. Hayatım yine tamamen değişti.
Peki bütün bunları niye yazıyorum.?
Bu hafta sonu Mevsim'i bale kursuna götürmüştüm. Ansera' da kafe'de dersin bitmesini bekliyordum. Başım önde Tanrılar Okulu' nu okuyordum. Masama biri yaklaşıp oturdu. Başımı kaldırdığımda onu gördüm. Görür görmez tanıdım. "Yaz" dedi. "Anlamadım. Neyi yazayım?" dedim. Tekrar "Yaz" dedi ve hızlıca kalkıp gitti.




0 Yorum:
Yorum Gönder